İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası 2025 – Kiraya Verenin Hakları ve Dava Süreci Kira sözleşmesi; kiraya verenin bir taşınmazı kullanma ve ondan faydalanma hakkını belirli bir bedel karşılığında kiracıya devretmeyi taahhüt ettiği, kiracının da bu kullanıma karşılık ödeme yapmayı kabul ettiği bir sözleşme türüdür. Kira sözleşmeleri, süresine göre ikiye ayrılır: Taraflar arasında sözleşmenin ne kadar süreyle geçerli olacağı açıkça belirlenmişse bu tür sözleşmeler belirli süreli kira sözleşmesi olarak adlandırılır. Eğer sözleşmede herhangi bir süre belirtilmemişse, bu durumda belirsiz süreli kira sözleşmesi söz
Ceza muhakemesi süreci, hem maddi gerçeğin ortaya çıkarılması hem de kurulacak hükmün kağıt üzerinde kalmaması gibi iki temel hedefe yönelir. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine geçici ve zorunlu müdahalelerde bulunulmasını gerektiren uygulamalara başvurulabilir. İşte bu noktada “koruma tedbirleri” gündeme gelir. Bu yazımızda, koruma tedbirlerinin tanımından başlayarak, uygulamadaki yansımaları ve taşıdığı anayasal riskler detaylı biçimde ele alınacaktır. Koruma Tedbirlerinin Tanımı Koruma tedbirleri; ceza muhakemesi sırasında, hüküm kesinleşmeden önce, suç şüphesiyle hareket edilerek uygulanan ve kişinin temel hak ve özgürlüklerini
Miras davası, Miras davaları; bir kişinin vefatı sonrası malvarlığının mirasçılara ne şekilde intikal edeceğinin belirlenmesine ve bu belirlenme sonucu hak kayıplarına karşın yöneltilen davalardır. Her ne kadar malvarlığı temelli uyuşmazlıklar gibi görünse de, miras davaları aynı zamanda ölen kişinin özel hukuk ilişkilerinin sona erdirilmesi ve hak sahiplerinin belirlenmesi açısından da önem arz eder. Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasbırakanın ölümüyle birlikte malvarlığı (tereke) külli halefiyet ilkesi gereği doğrudan mirasçılara geçer. Bu geçiş, mirasçılar arasında elbirliğiyle mülkiyet ilişkisi kurar ve miras ortaklığı oluşur.
İsim değiştirme davası, soyadı değiştirme; İsim ve soyisim, bireyin toplum içindeki tanınırlığını ve hukuki kimliğini belirleyen en temel şahıs varlığı unsurlarıdır. Türk Medeni Kanunu uyarınca, kişinin adı ve soyadı kişilik hakları kapsamında yer alır ve bu haklar mutlak niteliktedir. Bu nedenle kişinin adı ve soyadı üzerindeki tasarrufları sıkı sıkıya kendisine bağlıdır; devredilemez ve başkası tarafından değiştirilemez. Bireyler, çeşitli sebeplerle mevcut isim veya soyadlarını değiştirmek isteyebilir. Bu gerekçeler bazen kişisel tercihlere, bazen ise toplumsal, dini, kültürel, etnik ya da psikolojik sebeplere dayanabilir.
Tehdit suçu, bireylerin huzur ve güven içinde yaşama hakkını ihlal eden, korku ve endişe yaratarak sosyal dengenin bozulmasına neden olan bir fiildir. Gerek bireysel hakların korunması gerekse kamu düzeninin sürdürülmesi açısından önemli bir yer tutan tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nda ayrıca düzenlenmiştir. Bu yazıda, TCK madde 106 kapsamında tehdit suçunun unsurları, cezası, nitelikli halleri, delillendirme yolları, yargı kararları ve uygulamadaki yeri detaylı bir şekilde incelenecektir. Tehdit Suçunun Tanımı (TCK Madde 106) TCK’nın 106. maddesi şu şekilde hüküme bağlanmıştır: “Bir kimseye, kendisinin veya yakınının
ETKİN PİŞMANLIK Etkin pişmanlık, ceza hukuku uygulamaları içerisinde sanığın cezai sorumluluğunu azaltabilecek önemli bir kavramdır. Suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık duyarak çeşitli iyileştirici adımlar atması durumunda, kanun koyucu bu davranışı ödüllendirmekte ve bazı şartların gerçekleşmesi halinde cezada indirim yapılmasını veya cezasızlık sağlanmasını öngörmektedir. Bu yazıda “Etkin Pişmanlık Nedir?”, “Etkin pişmanlık hangi durumlarda uygulanır?” ve “Hangi suçlarda geçerlidir?” gibi sorulara kapsamlı bir şekilde değineceğiz. ETKİN PİŞMANLIK NEDİR? Neticesi bakımından suçlarda, failin işlediği eylemin sonuçlarını kendi iradesiyle ortadan kaldırması halinde bu durum “etkin pişmanlık” olarak
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Paydaşlığın giderilmesine (ortaklığın sona erdirilmesine) ilişkin davalarda, taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatın (örneğin bina, yapı, ağaçlandırma gibi sonradan eklenen unsurların) kime ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde, bu durum bekletici mesele olarak değerlendirilir. Muhdesata konu şeyin mülkiyetinin kime ait olduğunun belirlenmesi, ortaklığın giderilmesi sürecini doğrudan etkileyebilen önemli bir niteliktir. İşte bu bağlamda açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmaz üzerindeki yapı veya eklentilerin hangi paydaşa ait olduğunun hukuken belirlenmesini amaçlar. Muhdesat Nedir? Türk Medeni Kanunu’nun 684. maddesinin birinci
BANKA HESABI (IBAN) KİRALAMA SUÇU VE CEZASI;Banka hesabı kiralama, günümüzde dijital bankacılık uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, banka hesaplarının ya da IBAN’ların üçüncü kişilere kiralanması gibi yeni suç tipleriyle karşı karşıyayız. Bu tür eylemler genellikle sosyal medya platformları veya dijital mecralar üzerinden “günlük kazanç” ya da “ek gelir” vaadiyle gerçekleştirilmektedir. Ancak bu tip işlemler, dolandırıcılık ve kara para aklama gibi suçlara iştirak anlamına gelmekte olup ciddi cezai sorumluluklar doğurmaktadır. BANKA HESABI KİRALAMA NEDİR? Banka hesabı kiralama, kişinin kendi adına açılmış banka hesabını veya IBAN
Haksız yapı nedir? Mülkiyet hakkı, toplumda yaşayan her bireyin sahip olduğu, istisnalar dışında kişiye tam ve sınırsız tasarruf yetkisi veren, anayasa ile koruma altına alınmış en temel haklardan birisidir. Fakat yine insanlar tarafında da en fazla ihlal edilen insan haklarından biridir. Aşağıda mülkiyet hakkının ihlal edildiği durumlardan biri diyebileceğimiz haksız yapı ve mülkiyet hakkıyla ilgili en temel prensiplerden biri olan TMK 718 maddesinin istisnalarından birisi olan taşkın yapı konusunu inceleyeceğiz. Haksız yapı, Türk Medeni Kanunu’nun 722-724 maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız yapı, bir kişinin kendisinin








