Borçlu, hakkında başlatılan ilamsız icra takibine karşı ödeme emrine süresi içinde itiraz ederse, takip kendiliğinden durur. Alacağını tahsil etmek isteyen alacaklının, böyle bir durumda yargı merciine başvurması gerekmektedir. Alacaklı, itiraz üzerine duran takibi sürdürebilmek amacıyla iki yoldan birini seçebilir: Ya genel mahkemelerde “itirazın iptali davası” açar ya da elinde İcra ve İflas Kanunu’na uygun belgeler varsa “itirazın kaldırılması” talebinde bulunur.
İtirazın kaldırılması, özellikle yazılı belgeye dayanan alacaklar söz konusu olduğunda başvurulabilen ve icra sürecini hızlandırmaya yarayan özel bir hukuki yoldur. Ancak her durumda uygulanamaz; yalnızca kanunda belirtilen türden belgeler ve şartlar mevcutsa bu yola başvurulabilir. Dolayısıyla, bu dava türünü doğru anlamak, usule uygun hareket etmek ve alacağın tahsilini geciktirmemek adına büyük önem taşır.
İtirazın Kaldırılması Davası Nedir?
İtirazın kaldırılması davası, borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi sonucu duran ilamsız icra sürecini devam ettirebilmek amacıyla, alacaklı tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan özgü bir dava yoludur. Bu dava, yalnızca İcra ve İflas Kanunu’nun 68 ve 68/a maddelerinde belirtilen nitelikte yazılı belgeye dayalı alacaklar için mümkündür.
Bu yöntem, icra takibinin alacaklı lehine yeniden devreye girmesini sağlayan ve pratik sonuçlar doğuran bir çözüm sunar. Ancak bu dava her durumda açılamaz; yalnızca kanunda belirtilen nitelikte bir alacak varsa ve bu alacak belgelerle açıkça ispat edilebiliyorsa bu yol kullanılabilir.
Hangi Takip Türleri İçin Geçerlidir?
- Yalnızca ilamsız genel haciz yolu ile başlatılan icra takipleri için geçerlidir.
- İlamsız takibe yapılan itiraz üzerine icra durur. Bu noktada itirazın kaldırılması yoluna gidilebilir.
- İlamlı icra takiplerinde, ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunduğu için itirazın kaldırılması yoluna başvurma imkânı yoktur.
İtirazın Kaldırılması Davasında Taraflar
- Davacı (alacaklı): Takibe dayanak belgesiyle birlikte başvuran kişidir.
- Davalı (borçlu): Ödeme emrine itiraz eden ve bu nedenle takibi durduran kişidir.
Bu Davayı Açabilmek İçin Gerekli Belgeler
İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca, alacaklının itirazın kaldırılması davası açabilmesi için belirli türde belgelere dayanması gerekir.
- İmzası ikrar edilmiş veya noterlikçe tasdik edilmiş adi senet,
- Resmi daire veya yetkili makamlar tarafından usulüne göre verilmiş belgeler,
- Tacirler arasında düzenlenmiş fatura ve ticari defter kayıtları (belirli şartlarla),
- İtiraza konu borcun dayandığı sözleşme, protokol, yazılı borç ikrarı vb. belgeler.
Yani alacaklının mahkemeye sunduğu belge, borcun varlığını açıkça ortaya koymalı ve şekil açısından da kanunda belirtilen şartları taşımalıdır.
Davanın Temel Şartları (İİK 68–68/a)
İtirazın kaldırılması davasının açılabilmesi, yalnızca ödeme emrine itirazla duran bir ilamsız takip süreci için değil, aynı zamanda belli şartların mevcut olması koşuluna da bağlıdır. Bu şartlar, İcra ve İflas Kanunu’nun 68. ve 68/a maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Davanın kabul edilebilmesi için bu maddelerde sayılan belgelerle birlikte başvuru yapılması gerekir.
İcra ve İflas Kanunu m. 68’e Göre Gerekli Belgeler – (Kesin Kaldırma için)
- İmzası ikrar edilmiş adi senetler:
Borçlu imzayı kabul ediyorsa, bu belge itirazın kaldırılmasında kullanılabilir. - Noterlikçe düzenlenen belgeler veya imzası tasdik edilmiş senetler:
Noter tasdiki varsa, belge doğrudan geçerli kabul edilir. - Resmi daireler veya yetkili makamlar tarafından usulüne uygun düzenlenen belgeler:
Örneğin belediyelerin, vergi dairelerinin veya kamu kurumlarının tanzim ettiği belgeler. - Ticari belgeler
Ticari ilişkilerde tarafların her ikisi de tacir konumundaysa ve sunulan belgeler gerekli yasal şartları karşılıyorsa, fatura, cari hesap özeti ve ticari defter kayıtları da delil niteliği taşıyabilir.
Not: Sadece iddia ile değil, borcun varlığını ispat eden bu belgelerle başvuru yapılmazsa dava reddedilir. Dolayısıyla dayanak belge hem mevzuata uygun olmalı hem de borcun doğrudan ispatına elverişli olmalıdır.
İcra ve İflas Kanunu m. 68/a’ya Göre Gerekli Belgeler – (Geçici Kaldırma için)
68/a maddesi, borçlunun imzaya itiraz ettiği durumlar içindir. Bu maddeye dayanarak alacaklı, itirazın geçici olarak kaldırılmasını talep edebilir. Ancak bu durumda mahkeme, yalnızca sunulan belgedeki imzanın borçluya ait olup olmadığını değerlendirir; borcun içeriğine veya esasına girilmez.
Bu durumda:
- Alacaklının, imzanın kendisine ait olduğunu ispat eden belge veya delilleri sunması gerekir.
- Mahkeme, yalnızca imzaya dair inceleme yapar; borcun varlığı veya hukuki ilişkilerin niteliği bu aşamada tartışılmaz.
Eğer mahkeme, imzanın borçluya ait olduğuna kanaat getirirse, geçici kaldırma kararı verir ve alacaklı borçtan kurtulma davası açılması için borçluya 7 gün süre tanınmasını sağlar.
Şartlar Sağlanmazsa Ne Olur?
- Belge İİK 68 veya 68/a kapsamına girmiyorsa, dava usulden reddedilir.
- Alacaklı yine de hakkını aramak isterse, bu durumda itirazın iptali davası açması gerekir (genel mahkemelerde, genel hükümler çerçevesinde).
- Eksik veya usule aykırı belgelerle açılan itirazın kaldırılması davası, alacaklı açısından zaman kaybına ve masraf artışına yol açabilir.
Kesin Kaldırma (Belgeye Dayalı)
Borçlunun ödeme emrine süresinde yaptığı itiraz, ilamsız icra takibini durdurur, fakat eğer alacaklı, alacağını geçerli bir belgeyle açık şekilde ispat edebiliyorsa, bu durumda mahkemeden itirazın kesin olarak kaldırılmasını talep etme hakkına sahiptir.. İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesi kapsamında düzenlenen bu yol, uygulamada oldukça etkilidir çünkü şartları sağlandığında mahkeme, borçlunun itirazını tamamen geçersiz kılar ve takibin kaldığı yerden devam etmesine izin verir.
Bu aşamada mahkeme, alacaklının sunduğu belgeleri inceler. Belgeler gerçekten hukuka uygunsa — örneğin borçlunun imzasını taşıyan bir senet ya da noter tasdikli bir sözleşme gibi — itirazı ortadan kaldırır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey, alacağın sadece bir iddiaya değil, dayanağı olan somut ve geçerli bir belgeye bağlanmış olmasıdır.
Mahkemenin rolü belgeyle sınırlıdır. Yani hâkim bu aşamada tanık dinlemez, olayın detaylarına girmez, yalnızca belgenin geçerliliğine ve itirazın yerinde olup olmadığına bakar. Eğer itiraz haksız görülürse, alacaklının talebi doğrultusunda borçlu hakkında hem takip devam eder hem de kötü niyetli itiraz yaptığı gerekçesiyle yüzde 20 oranında inkâr tazminatına hükmedilebilir. Bu da borçlunun biraz daha dikkatli itiraz etmesini gerektirir.
Özetle, kesin kaldırma davası, yazılı belgelere dayalı alacaklarda icra sürecinin hızla ilerlemesini sağlayan güçlü bir yoldur. Ancak bu yolun kapıları, yalnızca usule ve şekle uygun belgeleri olan alacaklılara açıktır.
Geçici Kaldırma (İmza İtirazı)
Bazı durumlarda borçlu, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederken yalnızca borcu reddetmekle kalmaz, aynı zamanda belgenin altındaki imzanın kendisine ait olmadığını da iddia eder. İşte bu tür bir durumda, artık alacaklının karşısında sadece bir borç inkârı değil, daha ciddi bir itiraz vardır: imza itirazı. Ve bu noktada, işin rengi biraz değişir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 68/a maddesi tam da bu tür imza itirazları için özel bir yol sunar: geçici kaldırma. Alacaklı, imzaya itiraz karşısında borcun geçerliliğini ispatlamak için yine icra hukuk mahkemesine başvurur. Ancak bu kez mahkeme, borcun varlığına ya da alacak miktarına değil, sadece bir şeye odaklanır: İmzalanan belgedeki imza gerçekten borçluya mı ait?
Bu aşamada alacaklının, dayandığı belgeyi mahkemeye sunması ve üzerindeki imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkeme, imzanın borçluya ait olduğu sonucuna varırsa itiraz geçici olarak kaldırılır ve icra takibi yeniden işlerlik kazanır. Ancak bu karar, borçlu için yeni bir hak doğurur: Eğer gerçekten borçlu olmadığını düşünüyorsa, 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açarak bu durumu yargı önünde ileri sürebilir.
Geçici kaldırma kararları, kesin kaldırmadan farklı olarak şartlı bir icra takibi sağlar. Yani borçlu yedi gün içinde sessiz kalırsa, takip kesinleşir. Ama dava açarsa, artık süreç genel mahkemeye taşınır ve borcun esasına girilir.
Bu yönüyle geçici kaldırma, hem alacaklıya hızlı bir çözüm sunar hem de borçluya savunma hakkı verir. Ancak unutulmaması gereken şu: alacaklı belge sunmak zorundadır; sadece “ben haklıyım” demek geçerli değildir. İmza da, borç da hukuk önünde ancak ispatla anlam kazanır.
Usul ve Hak Düşürücü Süreler
İtirazın kaldırılması davası, adı üzerinde özel bir yargılama türüdür. Bu nedenle hem süresi hem de yargılamanın yapılış biçimi, genel mahkemelerde görülen alacak davalarından farklıdır. Alacaklının bu süreci doğru yönetebilmesi için hangi adımı, ne zaman ve nasıl atması gerektiğini çok iyi bilmesi gerekir. Aksi halde, haklı olduğu bir alacağı bile tahsil edememe riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Dava Açma Süresi: Ne Zaman Başvurulmalı?
Borçlunun ödeme emrine yedi günlük yasal süre içinde itiraz etmesi halinde, ilamsız icra takibi otomatik olarak durur. Bu durumda alacaklı, sürecin ilerleyebilmesi için üç farklı hukuki yoldan birini tercih etmek zorundadır:
- İtirazın iptali davası (genel mahkemede),
- İtirazın kaldırılması (icra hukuk mahkemesinde),
- Tahkim gibi alternatif yollar.
Ancak itirazın kaldırılması yolunu seçen alacaklı, herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilir. Yani borçlunun itirazından hemen sonra başvurmak gerekmez; ama bu konuda rehavete kapılmak da risklidir. Zira zaman geçtikçe borcun zamanaşımına uğrama ihtimali doğabilir, borçlu malvarlığını üçüncü kişilere devredebilir ya da eldeki deliller güç kaybedebilir. Bu nedenle, alacaklı açısından en doğru adım, itirazın kendisine ulaşmasının hemen ardından yasal süreci başlatmaktır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu davalar icra hukuk mahkemelerinde görülür. Görevli mahkeme kesinlikle burasıdır; genel hukuk mahkemesine açılan davalar usulden reddedilir. Yetkili mahkeme ise takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu yer mahkemesidir.
Yargılamanın Özellikleri
- Dava, basit yargılama usulüne tabidir.
- Deliller belgeye dayanır. Tanık dinlenmez, keşif yapılmaz.
- Mahkeme, dosya üzerinden ya da duruşmalı olarak hızlı şekilde karar verir.
- Genellikle tek celsede sonuçlanır.
Hak Düşürücü Süre Var mı?
İtirazın kaldırılması davasında doğrudan bir hak düşürücü süre belirlenmemiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır: Alacaklı bu yola zamanında başvurmaz ve takip dosyasında herhangi bir işlem yapmazsa, süreç fiilen askıya alınmış olur. Uzun süre işlem yapılmayan dosyalar işlemden kaldırılabilir ve alacak, zamanaşımı süresi dolduğunda tamamen düşebilir. Bu nedenle kanunda açık bir süre kısıtı bulunmasa da, pratikte gecikme alacaklının hak kaybına uğramasına yol açabilir.
Mahkemenin İnceleme Kapsamı ve Karar Yetkisi
İtirazın kaldırılması davası, mahkemeye taşındığında artık tarafların iddiaları değil, belgelerin gücü konuşur. Çünkü icra hukuk mahkemesi, bir alacağın varlığını tüm yönleriyle araştırmaz; yalnızca, alacaklının sunduğu belgenin İcra ve İflas Kanunu’na uygun olup olmadığına ve itirazın dayanaksız görünüp görünmediğine odaklanır.
Bu durum, mahkemeye oldukça sınırlı ama aynı ölçüde etkili bir yetki verir: itirazı ortadan kaldırmak ya da başvuruyu reddetmek.
Mahkeme Neye Bakar?
Mahkeme öncelikle alacaklının sunduğu belgeyi inceler:
- Gerçekten yazılı bir belgeye mi dayanıyor?
- Bu belge, borcun varlığını açık ve somut biçimde ortaya koyuyor mu?
- Belge, borçlunun imzasını taşıyor ya da noter onaylı mı?
- Borçlu imzaya itiraz etmiş mi, etmemiş mi?
Tüm bu unsurlar, kararın yönünü belirler. Mahkeme yalnızca belgeleri değerlendirir, tarafların geçmiş ilişkilerini ya da ticari detayları araştırmaz. Dolayısıyla bu davada, duygusal argümanlar, tanıklar veya detaylı sözlü anlatımlar değil, kanıta dayalı belgeler kazandırır.
Mahkemenin Verebileceği Kararlar
- İtirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verirse:
Takip kaldığı yerden devam eder, borçlunun itirazı hükümsüz hale gelir. Gerekirse inkâr tazminatına da hükmedilebilir. - Geçici kaldırma kararı verilirse:
Takip yeniden işlerlik kazanır; ancak borçluya, gerçekten sorumlu olmadığını iddia ediyorsa, bu durumu yargı önünde ileri sürmek üzere 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açma hakkı tanınır. - Başvurunun reddi halinde:
Alacaklı, icra hukuk mahkemesi yolunu kullanamaz. İtirazın iptali davası açarak hakkını genel mahkemelerde aramak zorundadır.
Temyiz Yolu Açık mı?
İcra hukuk mahkemelerinin verdiği kararlar için 7 gün içinde istinaf başvurusu yapılabilir. Kararın kesinleşmesiyle birlikte icra takibi aynen devam eder ve alacak tahsilat süreci hız kazanır.
İcra Aşamasına Etkileri (Tazminat, İcra Kararları)
İtirazın kaldırılması davası sona erdiğinde verilen karar yalnızca bir yargı hükmü olarak kalmaz; aynı zamanda icra takibinin akıbetini belirler. Mahkeme, borçlunun itirazını ortadan kaldırdığında, icra dosyası adeta kaldığı yerden “uyanır” ve tahsilat süreci yeniden canlanır. Bu da taraflar için ciddi sonuçlar doğurur, özellikle borçlu açısından.
Takibin Devamı
Mahkeme itirazın kaldırılmasına karar verirse, bu karar icra müdürlüğüne bildirilir ve takip işlemleri durduğu yerden devam eder. Yani artık alacaklı, haciz talebinde bulunabilir, borçlunun malvarlığına el konabilir ya da maaş haczi uygulanabilir.
Bu, borçlunun pasif bir şekilde süreci izlediği dönemin sona erdiği anlamına gelir. Alacaklı ise hukuken güçlü bir konum elde eder çünkü artık takip, mahkeme kararına dayanarak ilerlemektedir.
İnkâr Tazminatı
Borçlunun kötü niyetli şekilde itiraz etmesi ve alacaklının iddiasını yazılı delillerle ispatlaması halinde, mahkeme borçlu aleyhine inkâr tazminatına hükmedebilir. Bu tazminat, alacak miktarının en az yüzde yirmisi oranında belirlenir. Böylece, keyfi ve dayanaksız itirazların önüne geçilmesi amaçlanırken, alacaklının uğradığı zarar da kısmen telafi edilmiş olur.
Örnek: 100.000 TL’lik bir alacağa haksız yere itiraz edilirse, mahkeme borçluyu 20.000 TL inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edebilir.
Bu karar icra dosyasına eklenir ve tahsilatı da icra yoluyla yapılabilir.
Borçlunun Dava Hakkı (Geçici Kaldırmada)
Geçici kaldırma söz konusuysa, borçluya tanınan 7 günlük süre içinde borçtan kurtulma davası açma hakkı vardır. Eğer bu süre içinde dava açmazsa, geçici kaldırma kesin hüküm haline gelir ve alacaklı, aynen kesin kaldırmadaki gibi haciz ve tahsil yoluna gidebilir.
Yargıtay Örnek Kararları
İtirazın kaldırılması davası, uygulamada çok sık başvurulan bir yol olduğu için Yargıtay da bu konuda oldukça fazla içtihat üretmiştir. Bu kararlar, yalnızca somut olayların çözümünde değil, aynı zamanda uygulamada standartların oluşmasında da etkili olmuştur. Özellikle hangi belgenin yeterli sayılacağı, hangi durumlarda tazminata hükmedileceği gibi konular Yargıtay kararlarıyla netleşmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, borçlunun itirazına rağmen alacaklının fatura, sevk irsaliyesi ve karşılıklı yazışmalar gibi belgelerle alacağını ispatladığı durumlarda, itirazın kaldırılması kararını onamıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, borçlunun imza itirazının sadece “inkâr”dan ibaret olması halinde geçici kaldırma kararı verilmesini yerinde bulmuş; ancak bu iddianın somut delillerle desteklenmediği hallerde borçlunun kötü niyetli olduğuna ve tazminata hükmedilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Ayrıca Yargıtay, alacaklı tarafından sunulan belgelerin İİK 68 ve 68/a’ya uygunluğu konusunda çok hassas davranmakta ve şeklen geçerli olmayan belgelerle açılan davaların reddedilmesini desteklemektedir.
Yani Yargıtay’ın yaklaşımı şudur: Belgesiz alacak olmaz, usulsüz işlem koruma görmez. Bu da uygulayıcılar açısından büyük bir yol göstericilik taşır.
Dikkat Edilmesi Gereken Usul Kuralları
İtirazın kaldırılması davası, ilk bakışta yalnızca teknik detaylardan ibaretmiş gibi görünse de, en ufak bir usul hatası sürecin tamamen bozulmasına yol açabilir. Bu nedenle, dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktaların altını çizmek gerekir:
Yanlış Mahkemeye Başvurma:
Görevli mahkeme her zaman icra hukuk mahkemesidir. Genel mahkemeye açılan davalar, görev yönünden reddedilir.
Eksik veya Geçersiz Belgelerle Başvuru:
Belge İİK 68 veya 68/a’da öngörülen nitelikleri taşımıyorsa, dava reddedilir. Noter tasdiksiz senetler, imzası inkar edilen belgeler ya da sadece fatura suretleri yeterli sayılmaz.
Borçlunun Yanıtına Hazırlıksız Yakalanmak:
İmza itirazı halinde alacaklının mutlaka imza karşılaştırmasına elverişli bir örneği dosyaya sunması gerekir. Aksi halde geçici kaldırma mümkün olmaz.
Tazminat Talebinin Unutulması:
Eğer borçlunun kötü niyetli itiraz ettiği düşünülüyorsa, mutlaka inkâr tazminatı talep edilmelidir. Hakim, talep olmadan tazminata hükmedemez.
Yargılama Sürecini Hafife Alma:
Basit usule tabi olsa da bu davalarda yazılı savunmalar, usulüne uygun delil sunumu ve sürelere dikkat hayati önemdedir. Bu nedenle özellikle profesyonel destek alınması tavsiye edilir.
Sonuç: Hızlı, Etkili Ama Disiplinli Bir Yol
İtirazın kaldırılması davası, alacaklının hakkına hızlıca kavuşmasını sağlayan etkili bir hukuki imkândır. Ancak bu imkânın başarıyla kullanılabilmesi, kanunda öngörülen şartlara titizlikle uyulmasına bağlıdır. Her belge mahkemece geçerli kabul edilmez; aynı şekilde her itiraz da dürüstlük ilkesine uygun olmayabilir. Bu yüzden alacaklıların süreci dikkatle yürütmesi, borçluların ise itirazlarını bilinçli ve hukuki temele dayalı şekilde yapması büyük önem taşır.
Uygulamada sıkça karşımıza çıkan bu dava türü, doğru stratejiyle kısa sürede etkili sonuçlar doğurabilir. Ancak en küçük bir usul hatası, süreci başa sardırabilir. Bu nedenle hem başvuru anında hem de dava sürecinde profesyonel hukuki destek almak, hem zamandan hem maddi kayıplardan korunmanın en sağlıklı yoludur.
Bu linkten bize ulaşabilirsiniz : https://www.tasci.av.tr/iletisim/
Diğer Makalelerimize ulaşmak için : https://www.tasci.av.tr/makaleler/
Resmi Gazete: https://www.resmigazete.gov.tr/
Sık Sorulan Sorular (SSS)
İtirazın kaldırılması davası ne zaman açılabilir? Belirli bir süresi var mı?
Hayır, bu dava için doğrudan bir hak düşürücü süre yoktur. Ancak uygulamada gecikme, alacağın zamanaşımına uğramasına ya da borçlunun mal kaçırmasına yol açabilir. Bu nedenle borçlunun itirazından sonra mümkün olan en kısa sürede dava açılması tavsiye edilir.
Hangi icra takipleri için itirazın kaldırılması yoluna başvurulabilir?
Sadece ilamsız genel haciz yolu ile başlatılan takiplerde bu yol kullanılabilir. İlamlı icra ya da kambiyo senetlerine dayalı takiplerde itirazın kaldırılması mümkün değildir.
Hangi belgelerle itirazın kaldırılması talep edilebilir?
-
Noter tasdikli senetler
-
İmzası ikrar edilmiş adi senetler
-
Resmi daire veya yetkili makam belgeleri
-
Tacirler arasındaki fatura ve ticari defter kayıtları (şartlı)
Bu belgeler İİK m. 68 veya 68/a kapsamında olmalı ve borcun varlığını açıkça ispat etmelidir.
İtirazın kaldırılması davasında tanık dinlenir mi?
Hayır. Bu dava belgelere dayalıdır ve tanık, keşif gibi deliller değerlendirilmez. Mahkeme sadece yazılı belgelerin geçerliliğine ve borçlunun itirazının yerinde olup olmadığına bakar.
Borçlu, imzanın kendisine ait olmadığını söylerse ne olur?
Bu durumda geçici kaldırma (İİK 68/a) yoluna başvurulur. Mahkeme sadece imzanın borçluya ait olup olmadığını inceler. İmza borçluya aitse takip yeniden işler; borçlu 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açmazsa takip kesinleşir.
İtirazın kaldırılması davası reddedilirse ne yapılabilir?
Alacaklı, itirazın iptali davası açarak genel mahkemelerde hakkını arayabilir. Ayrıca icra hukuk mahkemesinin ret kararına karşı 7 gün içinde istinaf başvurusu yapılabilir.

Henüz yorum yok.