Miras bırakan kişi, sağlığında malvarlığı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Ancak bu tasarruf serbestliği, belli bir noktada yasal sınırlamalarla karşılaşır. Zira Türk Medeni Kanunu, belirli mirasçılara saklı pay hakkı tanıyarak onların miras paylarını güvence altına almıştır. Bu nedenle miras bırakan, tüm malını dilediği gibi başkalarına devredemez ya da vasiyet edemez. Eğer saklı paylı mirasçıların hakları ihlal edilmişse, hukuk onlara bu hakkı geri kazanabilmeleri için bir yol sunar: tenkis davası.
Tenkis davası, mirasbırakanın saklı payı aşan tasarruflarını sınırlandırarak, mirasçının yasal hakkını yeniden tesis etmeyi amaçlayan özel bir dava türüdür. Bu yazıda, tenkis davasının ne anlama geldiğini, hangi koşullarda açılabileceğini ve süreçte dikkat edilmesi gerekenleri tüm yönleriyle ele alacağız.
Tenkis Davası Nedir? Saklı Pay ve Mirasçının Korunması
Tenkis davası, mirasbırakanın yaptığı tasarrufların saklı payı aşması durumunda, bu fazlalığın yasal sınırlar içine çekilmesini sağlamak amacıyla açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu’na göre bazı mirasçılar — örneğin altsoy, anne-baba ve sağ kalan eş — belirli bir oranda “saklı pay” hakkına sahiptir. Bu hak, mirasbırakanın isteğiyle ortadan kaldırılamaz.
Eğer mirasbırakan, vasiyetname düzenleyerek ya da sağlığında yaptığı bağışlarla saklı payları zedelerse, bu işlemler tenkis davasına konu edilebilir. Tenkis, kelime anlamıyla “eksiltme” demektir. Hukuki açıdan fazla yapılan tasarrufun iptali değil, orantılı şekilde azaltılması söz konusudur. Yani tasarruf tamamen geçersiz sayılmaz; yalnızca saklı payı aşan kısmı kadar sınırlandırılır.
Örneğin bir baba, tüm malvarlığını üçüncü bir kişiye bağışlarsa ve bu bağış çocuklarının saklı payını zedeliyorsa, çocuklar tenkis davası açarak bu tasarrufu sınırlandırabilir. Böylece mirasbırakanın isteğine saygı duyulurken, mirasçının da yasal hakkı korunmuş olur.
Saklı pay kurumu, miras hukukunda dengeyi sağlar. Tenkis davası, bu denge bozulduğunda yargı aracılığıyla adil bir müdahale olanağı sağlar.
Saklı Paylı Mirasçılar Kimlerdir? Hakları Nelerdir?
Saklı pay, mirasçının yasadan doğan asgari miras hakkını ifade eder. Bu hak, miras bırakanın tasarruf özgürlüğüne sınır koyar ve belirli kişilerin mirastan tamamen yoksun bırakılmasını engeller. Yani saklı pay, ne bir lütuf ne de mirasbırakanın isteğine bağlı bir tercihtir; doğrudan doğruya yasadan kaynaklanan ve ancak istisnai durumlarda ortadan kalkabilen bir güvencedir.
Türk Medeni Kanunu’na göre saklı paylı mirasçılar şunlardır:
- Altsoy (çocuklar, torunlar),
- Ana ve baba,
- Sağ kalan eş.
Bu kişilerin her biri, miras bırakanın vefatında mirasçı konumundaysa, belirli oranlarda saklı pay hakkına sahiptir. Örneğin altsoy için yasal miras payının yarısı, anne-baba için dörtte biri, sağ kalan eş için ise pay oranına göre değişen bir oran saklı pay olarak belirlenmiştir.
Tenkis davası açma yetkisi yalnızca saklı pay hakkına sahip mirasçılara tanınmıştır. Saklı pay sahibi olmayan mirasçılar — örneğin kardeşler — miras bırakanın tasarruflarından zarar görseler bile bu davayı açma hakkına sahip değildir. Bu durum, tenkis kurumunun esas olarak saklı pay sahiplerini korumaya yönelik bir araç olduğunu ortaya koyar.
Saklı pay sahibi mirasçıların, miras bırakanın yaptığı vasiyet veya bağışları öğrendikten sonra belirlenen süre içinde yasal haklarını kullanmak üzere harekete geçmeleri gerekir. Aksi hâlde hakları düşer ve korunması mümkün olmaz. Bu yönüyle saklı pay, sadece miras bırakan karşısında değil, zaman karşısında da korunmaya muhtaçtır.
Mirasbırakanın Tasarruf Yetkisi Nerede Sınır Bulur?
Miras bırakanın malvarlığı üzerinde hayatı boyunca tasarruf hakkı vardır. Satabilir, bağışlayabilir, devredebilir. Ancak bu hak, mutlak bir özgürlük değildir. Çünkü miras hukuku, bazı mirasçıların haklarını önceden güvenceye alır. Bu güvence de saklı pay kurumu ile sağlanır.
Yani kişi “ben malımı kime istersem bırakırım” diyemez. En azından, altsoyuna, anne babasına ya da sağ kalan eşine rağmen bunu yapamaz. Çünkü bu kişiler, yasadan doğan miras hakkına sahiptir ve bu hak, miras bırakanın iradesiyle ortadan kaldırılamaz. Tasarruf özgürlüğü ancak saklı pay dışında kalan kısım üzerinde geçerlidir. Örneğin bir kişi, yasal mirasçısı olan oğlunun saklı payını aşacak şekilde başka birine mal bırakırsa, bu tasarruf tenkis edilir.
Ayrıca bu sınır sadece vasiyetnameler için geçerli değildir. Sağlığında yapılan bağışlar, tapu devirleri, muvazaalı satışlar da bu kapsamda değerlendirilir. Yani kişi öldükten sonra değil, daha yaşarken de miras hukukunu ihlal edebilir. Bu da, görünüşte geçerli olan işlemlerin bile sonradan tenkis davası yoluyla daraltılabileceği anlamına gelir.
Kısacası: Evet, mülk senin olabilir; ama çocukların, eşin ya da annen-baban hayattaysa, onların hakkını görmezden gelemezsin. Miras hukuku tam da bu noktada devreye girer ve “tasarruf serbestliği burada biter” der.
Tenkise Tabi Tasarruflar: Bağış, Vasiyet, Tapu Devri
Mirasbırakan, hayatı boyunca yaptığı her tasarrufla miras hukukunu ihlal etmiş sayılmaz. Ancak bazı işlemler, saklı payı zedelemesi halinde tenkise tabi tutulabilir. Uygulamada en çok karşılaşılan ihtilaflar da bu tasarrufların niteliği etrafında döner.
Tenkis davasına konu olabilecek başlıca işlemlerin başında vasiyetnameler gelir. Mirasbırakan, düzenlediği bir vasiyetname ile malvarlığını üçüncü bir kişiye ya da diğer mirasçılardan sadece birine bırakmış olabilir. Eğer bu tasarruf saklı payları aşıyorsa, diğer mirasçılar bu vasiyetin tenkisini talep edebilir.
Bir diğer kritik alan ise bağışlardır. Mirasbırakan, ölümünden yıllar önce mallarını bağış yolu ile birilerine devretmiş olabilir. Görünüşte geçerli olan bu işlemler, gerçekte mirastan kaçırma amacı taşıyorsa, tenkis kapsamında değerlendirilir. Özellikle yakın tarihte yapılan yüksek meblağlı bağışlar mahkeme tarafından dikkatle incelenir.
Yine çok karşılaşılan bir durum da tapuda satış gibi gösterilip gerçekte bağış olan işlemlerdir. Yani mirasbırakan, bir malı çocuklarından birine “satmış” gibi gösterip aslında karşılıksız devretmişse, bu durum saklı pay ihlali doğurabilir. Hukukta bu tür işlemlere “muris muvazaası” denir ve bu davalar tenkisten farklı olarak ayrıca ele alınır; ancak sınır çizgisi çok yakındır.
Bu nedenle tenkis davasında sadece kağıt üzerindeki işlemler değil, işlemin gerçek niteliği esas alınır. Mahkeme, gerçekten bir satış mı yapıldı, yoksa mirasçılardan mal kaçırılmak mı istendi, bunu araştırır. Dolayısıyla görünüşe değil, gerçeğe bakılır.
Tenkis Davasında Süre, Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
Tenkis davası, mirasçının yasal hakkını geri almasını sağladığı için oldukça koruyucu bir yapıya sahiptir. Ancak bu dava da süresiz bir hak sunmaz. Miras hukukunun en kritik noktalarından biri de budur: Haklı olsan bile, yasal sürede harekete geçmediğin takdirde haklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirsin.
Türk Medeni Kanunu uyarınca, tenkis davası açma süresi hak düşürücü niteliktedir; bu süre sona erdiğinde dava hakkı tamamen kaybedilir. Bu süreler şunlardır: Mirasçının saklı payının zedelendiğini ve tasarrufu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl; ayrıca, miras bırakanın ölümünden itibaren ise en geç on yıl içinde dava açılması gerekmektedir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken kritik detay şudur: Saklı payın zedelendiği bilgisini ne zaman öğrendiğinizi ispat etmek zorundasınız. Mahkeme, süreyi bu bilgiye göre başlatır. Eğer bu süre geçmişse, artık dava açılamaz ve saklı pay hakkınız teknik olarak sona ermiş olur.
Ayrıca tenkis davasında süre, diğer hukuk davalarındaki zamanaşımı kavramı gibi değil, doğrudan hak düşürücü bir süredir. Yani borçlu “süre geçti” itirazında bulunmasa bile, hâkim süreyi kendiliğinden gözetmek zorundadır. Bu da davanın sıkı kurallara tabi olduğunu gösterir.
Bu nedenle, saklı pay ihlali şüphesi olan durumlarda vakit kaybetmeden bir avukata başvurulmalı ve süre kaçırılmadan dava açılmalıdır. Aksi halde mirasçının tüm hakkı kalıcı biçimde ortadan kalkar.
Kimler Tenkis Davası Açabilir, Kime Karşı Açılır?
Tenkis davası, miras hukuku açısından oldukça teknik ama bir o kadar da pratik sonuçlar doğuran bir davadır. Bu nedenle hem kimlerin dava açabileceği hem de davanın kime yöneltileceği konusu açık ve net biçimde belirlenmiştir.
Öncelikle bu davayı yalnızca saklı pay sahibi yasal mirasçılar açabilir. Yani altsoy (çocuklar, torunlar), anne ve baba ile sağ kalan eş, saklı payları zedelendiği takdirde tenkis davası yoluyla haklarını talep edebilirler. Saklı payı olmayan mirasçılar — örneğin kardeşler — bu davayı açma hakkına sahip değildir.
Dava açma hakkı, tek bir mirasçıya değil, her saklı pay sahibi mirasçıya bireysel olarak tanınmıştır. Bu da, her bir mirasçının ayrı ayrı dava açabilmesini veya birlikte dava açmalarını mümkün kılar. Ancak mirasçılar arasında birlik şartı aranmaz; biri dava açarken diğeri sessiz kalabilir.
Peki dava kime karşı açılır? Tenkis davası, saklı payı aşan tasarruftan doğrudan fayda sağlayan kişiye karşı açılır. Bu kişi bir aile bireyi olabileceği gibi, miras dışı bir üçüncü şahıs da olabilir. Örneğin, mirasbırakan evini bir vakfa bağışlamışsa ve bu tasarruf saklı payı zedeliyorsa, dava doğrudan o vakfa karşı açılır.
Önemli bir ayrım da, dava konusu malların mirasçılar arasında mı, yoksa tamamen dışarıya mı devredildiğidir. Eğer tasarruftan faydalanan kişi aynı zamanda mirasçıysa, bu durumda hem davalı hem mirasçı konumunda olur. Yani hukuki ilişkiler iç içe geçebilir.
Taraf belirlemesi doğru yapılmazsa dava reddedilebilir. Bu yüzden dava dilekçesinde, kimin ne şekilde fayda sağladığı, hangi tasarrufun tenkise tabi olduğu ve hangi oranda saklı payın zedelendiği açıkça ortaya konmalıdır.
Diğer Makalelerimize ulaşmak için tıklayınız.
Diğer Makalelerimize ulaşmak için tıklayınız.
Yargı Süreci: Hangi Mahkemede, Nasıl İlerler?
Tenkis davası, bir miras uyuşmazlığı olduğu için davanın açılacağı yer ve izlenecek yargı süreci oldukça belirgindir. Bu tür davalar, genellikle aile içinde veya mirasçılarla üçüncü kişiler arasında çıkabildiğinden, doğru mahkemede ve doğru biçimde açılmaları son derece kritiktir.
Tenkis davalarında görevli mahkeme genellikle asliye hukuk mahkemeleridir. Yetki ise çoğunlukla miras bırakanın son ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesine aittir. Bu durum, davanın hangi şehirde açılacağı hususunda belirleyici olur. Eğer dava yanlış mahkemede açılırsa, süreç baştan boşa gidebilir ya da ciddi süre kayıpları yaşanabilir.
Dava sürecinde mahkeme öncelikle mirasbırakanın yapmış olduğu tasarrufları ve saklı pay oranlarını inceleyerek bir değerlendirme yapar. Bu noktada hem mirasçının hem de karşı tarafın iddiaları ve sundukları belgeler dikkate alınır. Tapu kayıtları, bağış sözleşmeleri, vasiyetnameler ve tanık beyanları gibi delillerle dava şekillenir.
Tenkis talebinin kabulü halinde, tasarruftan yararlanan kişinin hakkı, saklı pay sınırlarını aşmayacak şekilde daraltılır. Yani, yapılan tüm tasarruflar iptal edilmez; sadece saklı payı aşan kısım geçersiz sayılır veya maddi karşılığı mirasçıya ödenir. Bu nedenle tenkis davası, hem maddi hem de ayni sonuçlar doğurabilir.
Yargılamanın süresi somut olaya göre değişebilir. Ancak delillerin hazır olması, tarafların doğru temsil edilmesi ve mahkemeye tam bilgi sunulması durumunda süreç oldukça makul sürede tamamlanabilir.
Sonuç olarak, tenkis davası yüzeyde basit görünse de, içerdiği detaylar itibarıyla oldukça karmaşık bir hukuki süreçtir. Bu nedenle, dava açmadan önce kapsamlı bir hazırlık yapmak ve konunun uzmanı bir avukatla çalışmak çoğunlukla zorunludur.
Sonuç – Saklı Payın Güvencesi: Tenkis Davasında Avukat Desteği
Tenkis davası, miras hukukunda hem duygusal hem hukuki açıdan hassas bir alana temas eder. Saklı payı ihlal edilen mirasçılar için bu dava, yalnızca maddi haklarını değil, aynı zamanda adalet duygusunu da geri kazandırma aracıdır.
Ancak dava süreci sanıldığı kadar basit değildir. Kimlerin taraf olacağı, hangi tasarrufların tenkise tabi olduğu, sürenin doğru hesaplanması ve dava dilekçesinin titizlikle hazırlanması gibi detaylar, hak kaybına yol açabilecek kritik aşamalardır.
Bu yüzden, bir mirasçı olarak haklarınızı ararken yalnız hareket etmemeniz önemlidir; miras ve medeni hukuk alanında deneyimli bir avukattan profesyonel destek almak büyük fark yaratır. Zamanında ve doğru stratejiyle açılan bir tenkis davası, hem haklarınızın korunmasını sağlar hem de miras düzenindeki adaletsizliklerin giderilmesine katkıda bulunur.
Bu linkten bize ulaşabilirsiniz : https://www.tasci.av.tr/iletisim/
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Tenkis davası ne zaman açılır?
Miras bırakanın ölümüyle birlikte dava açılabilir. Ancak dava açmak için mirasçının saklı payını zedeleyen tasarruftan haberdar olması gerekir. Bu öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl, mirasbırakanın ölümünden itibaren ise en geç 10 yıl içinde dava açılmalıdır.
Tenkis davası kimlere karşı açılır?
Tenkis davası, saklı payı ihlal eden tasarruftan doğrudan yararlanan kişilere karşı açılır. Bu kişiler mirasçılardan biri olabileceği gibi, üçüncü şahıslar da olabilir.
Vasiyetnameye karşı tenkis davası açılabilir mi?
Evet. Eğer vasiyetnameyle yapılan tasarruf, saklı payı ihlal ediyorsa, tenkis davası açılarak bu tasarrufun sınırlandırılması talep edilebilir.
Hayattayken yapılan bağışlar tenkise tabi olur mu?
Eğer bağış, mirasçının saklı payını zedeleyecek şekilde yapılmışsa, ölümden sonra bu bağışlar da tenkise konu edilebilir. Özellikle mirasçılardan mal kaçırma amacı güden bağışlar mahkemede dikkatle incelenir.
Tenkis davası ne kadar sürer?
Davanın süresi somut olayın durumuna göre değişir. Ancak iyi hazırlık, sağlam belgeler ve profesyonel hukuki temsil, süreci hızlandırır. Ortalama birkaç ay ile bir yıl arasında sonuç alınabilir.

Henüz yorum yok.